Thursday, May 19, 2011

Adem’den III. Mehmed’e Silsilename

III.Murad’ın 1595 deki ölümünden sonra İstanbul’da yazılıp resimlenmiş olan Şema’ilname nüshası bilinmemektedir.Bazı örnekler yeni padişahın tahtta oturan bir portresi eklenerek bu döneme kadar uzatılmıştır, ancak tümüyle III.Mehmed döneminde tasarlanmış ve tamamlanmış sadece iki nüsha bilinmektedir.Portreleri yapan sanatçıların üslubu bu iki şema’ilname nin bu devirde çok yoğun üretim yaptıkları bilinen Bağdat nakkaşhanelerinin ürünü olduğunu gösterir.Bağdat nakkaşhanelerinde aynı yıllarda hazırlanan genel olarak silsilename denilen resimli el yazmalarıda ise Al-i Osmanın portreleri farklı bir yaklaşımla düzenlenmiştir.1595-1600 civarında hazırlanmış örneklerden bugün on iki tanesi bilinen bu  yazmalarda Osmanlı sultanlarının portreleri nakkaş Osman ve Seyyid Lokman’ın oluşturdukları modelleri tekrarlamakla birlikte Bağdat nakkaşhanelerinde yetişen sanatçıların birbirine çok benzeyen üslubuyla yapılmış.Silsilename nüshaları Osmanlı sarayında daha önceki yıllarda da var olan hanedanı Ademle başlayan dünya tarihi içine yerleştiren bir anlayışı temsil eder.Bu eserler önemli dini tarihi kişiliklerin ve elbette Osmanlı sultanlarının birbirini izler biçimde hazırlanmış tarihleridir.Ademden başlamak üzere Hz. Muhammed’e kadar İslam dinin kabul ettiği nebi ve velilerin İslam öncesi İran sülalerin hükümdarlarının ve Müslüman hanedanların yönetici üyelerinin tarihsel eşzamanlılık kollanarak portreler yapılmıştır.Daireler içine alınmış bu portreler soy ilişkisini göstermek üzere yazılmıştır.Nüshaların bazılarında başta Arapça metin bulunur.Arapça bölümde Hz.muhammedin köle ve hizmetkarları, emirleri ve ordusu, silahları, atları diğer binek hayvanları hakkında bilgi verdikten sonra yaşam öyküsü ve şeceresi anlatılır.Türkçe metinde ise bir girişten sonra dünya tarihi iki ana bölüm halinde ele alınır.Birinci bölüm Hz.Muhammed den önce Cahiliye dönemini ikinci bölüm ise İslamiye dönemini içerir.İslamiye bölümü sonuncusu Osmanlılar olmak üzere on üç hanedan oluşur.Silsilename nin Türkçe bölümünde yazarın adı metinde geçmez.Ancak sadece girişteki kimİ farklarla tümüyle aynı olan 1762-63 de tamamlanmış bir silsilename nüshasında yazarın adı Yusuf b. Abdüllatif olarak belirir.Yusuf b. Abdüllatif ,Mehmed b. Ramazan ile birlikte Kanuni döneminin ünlü şecere yazarıdır.Subhatu’l ahbar adlı eserinin belki de günümüze ulaşmış en erken örneği 1545 de istinsah edilmiştir.18. yüzyıl nüshasında Yusuf adem zamanından bu vakfe kadar peygamberleri, padişahları ve uluları konu aldığı eserini nasıl düzenlediğini anlatır:peygamberler için içiçe iki daire ,diğer kişiler için ise birer daire kullanmış, çocukları için birer çizgi çekerek daireleri tamamlamıştır.Topkapı sarayında bulunan aslında rulo olarak tasarlanmış olan sonra üçe kesilip katlanarak ciltlenerek kitap formatına dönüştürülmüş resimsiz bir Farsça silsilename geleneğin Osmanlılar da bilinen ilk örneğini II.Bayezid devrinde götürür.                                                                                                                                                                  


Hükümran hanedanın şeceresini meşrulaştıran bu anlayış ya da genel olarak tarihi bireylerin silsile şeklinde sunma geleneği sadece Osmanlı sarayına özgü değildir.Aynı yaklaşımın farklı uygulamalarının örnekleri başka kültürlerde ve başka saraylarda da üretilmiştir.HIristiyan dünyasında İsa’nın geçmişini anlatan soyağacı veya özgün adıyla Yese ağacının anıtsal örnekleri İstanbul ve Anadolu kilise ve manastırlarda duvar resmi olarak yapılmıştır.Ancak rulo veya el yazması şeklinde yapılmış olan soyağaçlarının Avrupadaki geçmişi oldukça geriye gider.Eski Ahit ve Yeni Ahit tarihini ve İsa’nın şeceresini az eğitimli halka anlatan eserlerde 13. yüzyıl Osmanlı silsilename geleneğine benzeyen bir yaklaşım vardır.Bunun dışında İlhanlı döneminde yazılmış olan Moğol şeceresini anlatan bir silsilename ve Timur döneminde yazılmış olan Timur ve Cengiz Han’ın atalarının anlatıldığı bir silsilename yazılmıştır.Bu silsilenamelerde kendi inanç kaynaklarına göre başlangıç yapılır ve son hükümdara kadar anlatılır.Bu örneklerin Osmanlı silsilenamelerinin esin kaynağı olup olmadığını kesin olarak söylemek zordur.Ancak bildiğimiz en erken silsilename olan II.Bayezid silsilenamesinde Osmanlıların yanında Moğol sülalesi şeceresinin bulunması Osmanlı hazinesindeki Nesebname nüshalarının örnek alındığını düşündürür. Osmanlı döneminde yazılmış olan Şema’ilname ,Zübdetül Tevarih ve Silsilename ismiyle bilinen  üç tarih konulu kitabın çeşitli bölümlerinde yer alan Osmanlı sultanlarının seriler halinde yapılmış olan portreleri kimin için nerede yapılmış olursa olsun esas olarak Nakkaş Osman ın oluşturduğu modellere dayanır.Kuşkusuz 16. Yüzyılın sonlarında yapılmış sultan portreleri bu serilerden ibarettir.Bu yıllarda Avrupalılar ve Osmanlılar için yapılmış olan başka portre serileri olduğu gibi devrin sultanlarının bu serilerden bağımsız bireyler olarak başka amaçlarla ve başka içeriklerle yapılmış olan resimleri de vardır.                                                                                                       


KAYNAKÇA:                                                                                                                                                                       


PADİŞAHIN PORTRESİ: TESAVİR-İ AL-İ OSMAN---Kollektif ---Türkiye İş Bankası Yayınları    

No comments:

Post a Comment